29 Haziran 2015 Pazartesi

İnsan bir kuş misali


Chios nam-ı diğer Sakız Adası


Birkaç aylık yokluğumda gezdiğim yerleri sizlerle paylaşmak istedim buna ilk Sakız Adası'yla başlamak istiyorum. Sakız'a bu birkaç aylık dönemde 2 kere gitme fırsatı yakaladım.Biri kış mevsiminde biri de ilkbahar sonu gibi.İki mevsimde de tadı başkaydı fakat adam akıllı gezmek istiyorsanız bence baharda gitmeyi tercih etmenizi öneririm.

Haydi başlayalım Sakız Adası turumuza. :)

Sakız Adası'na ulaşım Türkiye'den Çeşme limanından yapılıyor.Sabah kalkışlar 9.30 akşamları dönüş ise 18.30.Birçok feribot kalkıyor,feribot kaldıran şirketleri araştırınca karşımıza Ertürk Lines ve Ege Birlik çıkıyor.Ailemle ben Ertürk'ün katamaranlarını tercih ettik,bunu seçmemizin nedeni ilk seyahatimiz kış sonuydu ve hava yağışlıydı çok rahat ve kısa sürede ulaştık,20 25 dakika gibi bir sürede,normal feribotlarla 45 dakikada ulaşılıyormuş.Bu kadar rahat olunca ikinci seyahatimizde de bunu tercih ettik.
Unutmadan söyleyeyim günübirlik giderseniz bile vize şart.

Ada'ya indiğinizde bu manzara ile karşılaşıyorsunuz. Bana Kordon'u anımsattı. Araba kiralamadan biraz zor Adayı gezmek bu nedenle bizde Ada'ya iner inmez araba kiraladık.Limanın etrafında birçok yer var araba kiralamak için.Arabamızı kiraladıktan sonra otelimize gittik.Otelimiz Sakız'ın merkezine çok yakındı.Otelimizin manzarası çok güzeldi.Otelimizin adı Grecian Castle Hotel.





Şimdi gelelim Sakız'ın mutlaka gezmemiz gereken yerlerine :)

Öncelikle şu siesta denilen şeyi hiç mi hiç sevmiyorum,çarşıda her yer kapalı oluyor 2 ile 6 arası (Çok tembeller çok hep uyku hep uyku.).O yüzden biz genellikle köylerini,plajlarını gezdik.Buraya gelmişken mutlaka gitmeniz gereken iki köy var:Pirgi ve Mesta.Bu iki köy adanın güney kısmına denk geliyor.Sakız ağaçları da genel de bu güney kısımlarda,kuzeydeki ağaçlardan sakız elde edilmiyor.

Bizim otelimize yerleşmemizden sonra ilk durağımız Pirgi oldu.Şehir merkezinden 22 km uzak olan bir yer burası.






Bu arada Ada'nın güney kısmında sakız üretildiği için birçok korsan buralara saldırırmış ve bu nedenle bu köylerin sokaklarını dar yapmışlar ve etraflarında surlar yapmışlar.

Pirgi'nin evlerinde birçok geometrik şekil var.Buraları görülmeye değer yerler ve işin doğrusu ben burada fotoğraf çekilmeyi çok sevdim.Evlerin balkonlarında birçok kurutulmaya asılmış patlıcan ve domates görüyoruz bunlar evlere daha da güzel renk katıyor. Pirgi'de küçük bir dükkan keşfetmittik ve sevdiklerimize hediyeler aldık.  

Buradan ayrıldıktan sonra Olimpi mağarasına gittik 30 metre derinliğinde bir yer ve açıkçası ben biraz ürkmüştüm. :)))


Çok güzel bir yer ama değil mi?

Mesta'ya doğru yola gidiyoruz.Kale içi gibi olan bu şehrin tek derdi korsanlardan korunmakmış.Orta Çağ'ı anımsatan bir yer,ben Ada'da en çok bu yeri sevdim.Mesta'daki ev kapıları da çok özenilmiş.Hepsini alıp kendi kapım yapasım geldi.(burada utanan bir maymun ifadesi koymak istedim :))) ) Biz öğle yemeği olarak Mesta Port'a bir yeri tercih ettik eşsiz lezzeti ve eşsiz manzarası ile harika bir yerdi.Mutlaka gitmelisiniz.







Birçok plaj var sakızda ve en önemli plajlarından biri de Mavra Volia plajı.Burası volkanik bir patlama sonu oluşmuş.En iyi plajlarından biri de Karfas'tır.Yüzerken Çeşme manzarasını görmek mümkün.


     Biz Pirgi ve Mesta gezimizi ilk gün bitirdik ve otelimize geri dönüp birkaç saat dinlendikten sonra Kordon'a benzettiğim Sakız'ın merkezine gittik.Akşam yemeğimizi oradaki yerlerden birinde yedik.Size öneri olarak balık ürünleri tercih edin ve mutlaka Yunan Salatası alın gerçekten çok lezzetli.Yunan Salata'ını Feta peyniri ile sunuyorlar.Kesinlikle denemelisiniz.Sakız Adası'nın kendisine ait birası var Fresh Chios Beer.Ben birayı çok sevmediğim için bunu da pek sevemedim.

   Sakız'ın çarşısından biraz bahsetmek istiyorum.Sakız'ın çarşısı 2 ile 6 arasında siesta yapıyorlar.Çarşı merkezde bulunan büyük bir parkın yan tarafında kurulmuş.Birçok dükkan var zaten tüm alışveriş burada yapılıyormuş fakat biz açık zamanına denk gelemedik.Birkaç dükkan açık oluyor bunun sebebi de Türkiye'den çok peynir,yunan rakısı,reçel almaya gelen varmış.Açık olan dükkanların sahipleri çok güzel Türkçe konuşuyordu,insanı evinde hissettiren tarzda.Her dükkan likör ikram ediyor ve sakız likörüne ve mandalin likörüne bayıldım.Her gittiğimizde evi likör ve yunan rakısı ile dolduruyoruz.Yunan rakısı demişken Yunan rakısı normal rakıya göre daha hafif o yüzden ben normal rakıya göre daha çok sevdim.

   Sakız kozmetik açısından da turistleri kendisine çekiyor.Sahilde 2 tane kozmetik üzerine dükkan var ve işlerinde baya başarılarmış.
   
    Sakızın çarşısında dolandıktan sonra sahilde bulunan cafelerin birinde oturduk,ailem Türk kahvesi söylediler ben de kendime Frappe söyledim.Türk kahveleri double geliyor,Frappe ise baya ünlü Sakız'da.Cafede otururken dikkatimi genç nüfusunun çok az olduğu ve gençlerin çoğunlukla geceleri dışarıya çıktıkları çekiyor.Cafenin sahibiyle genç nüfusu hakkında sohbet ettik ve gençlerin Avrupa'ya göç ettiklerini öğrendik.Ayrıca Ada'da köyler çok ıssız sanki kimse yaşamıyormuş gibi gerçekten neden çok merak ediyorum :) 

   Gezimizin ikinci günü kahvaltımızı otelimizde yapıyoruz nescafelerin yanında hazır tek kullanımlık reçel kutusu gibi olan süt kutuları getiriyor.Kahvaltımızı yaptıktan sonra Ada'nın kuzeyine yola çıkıyoruz.Yolda  yol kenarında içinde mum yanan küçük kulübeler gözüme çarpmışlardı. Bu kulübeler o noktada trafik kazası geçirip ölmüş kişiler için yapılıyormuş. Merhum kişinin yakınları zaman zaman ziyaret edip mum yakıp su bırakıyorlarmış.Yola devam ettikçe orman yangınlarında zarara uğrayan ağaçları görüyoruz.Bu kısmı bence yangınlar harcamış.Buralarda bir çok değirmen de vardı.

    Rotamız Yorgo adında birinin işlettiği bir restaurant ve bulunduğu yer çok güzeldi.Bodrum Türkbükü'ne çok benzettim ben.Burası da yemek yemek için gidilebilecek güzel yerlerden biriydi.


.Saat 5'e yaklaştıkça limana doğru yola çıkıyoruz ve arabayı geri bırakıp limana yürüyoruz.
Özetlemek gerekirse bu Ada hem tarihi açıdan çok zengin hem  de coğrafi açıdan çok güzel bir yerdi.Bu yüzden bizim sık sık gittiğimiz yerlerden biri haline geldi.Resmen huzuru bulduk. :) 

                               
                                Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim!
                                                       SİZİ ÇOK SEVİYORUM !


28 Haziran 2015 Pazar

Geri Dönüş Hikayem



TİLKİ KÜRKÇÜ DÜKKANINA GERİ DÖNDÜ 


Evet farkındayım çok uzun süredir yeni yazı gelmemişti,malum bölüme alışmam,vize haftam,final haftam derken bir baktım ki koskocaman olan aylar su gibi akıp gitmiş.

Sizleri çok özledim ve tekrardan geri dönmek istedim bu sefer bir daha gitmemek üzere her şeyi planladım.Hatta yeni şeyler de düşündüm.

Beni takipte kalın!
SİZLERİ ÇOK ÇOK ÇOK SEVİYORUM ! 


7 Şubat 2015 Cumartesi

KİM TATLIYA HAYIR DER Kİ?


                                         

                         BİR KÜÇÜK TATLI TARİFİ


       Evvel zaman içinde İrem adında bir genç kız mutfağa girmiş ve herkesin hoşuna gideceğini düşündüğü bir tatlı yapmış.Peki bu tatlı ne tatlısıymış? 





           Profiterole benziyormuş ama değilmiş.Tatlısının adı büskitopmuş.

     Peki bu tatlıyı nasıl yapıyormuş? Öncelikle 2 paket bisküvi kırıyormuş minnacık olana kadar.Daha sonra 100 gr tereyağı eritip bisküvilerin üstüne döküyormuş.


                                     

     Daha sonra kakao döküyormuş ama bir paket dökmeyin  çünkü çok ağır oluyor diyormuş.İrem biraz da ceviz ekliyormuş çünkü daha lezzetli olduğunu düşünüyormuş ve hamur yoğurur gibi bu karışımı yoğuruyormuş.Hamur kıvamına geldiğinde minik minik toplar halinde ayırıyormuş.                                                                                                                   

                                       


          Üstüne puding döküyormuş ve tatlının sunuma hazır olduğunu söylüyormuş. :)

          Herkese afiyet olsun! :*

















5 Şubat 2015 Perşembe

SAKIN OKUMA ! ŞAKA ŞAKA ! :) İLK BLOG YAZISI

                           

                      BEN KİMİM ? BURASI NERESİ?


         Hepiniz bloguma hoş geldiniz.Bu benim ilk blog yazım bu yüzden çok heyecanlıyım.Loveofmyinfinity benim günlüğüm kıvamında olacak,bol bol kitap,kırtasiye ürünü,alışveriş,gezi,moda ve birçok yaşam tarzı ve tabi ki aşk barındıracak. :) 

 HAYATIMDAN KARELER